İKNA İkna edilebilir bir yanı yok bu işin. Eğer olsaydı ya da ben bilseydim, bunun için gayret gösterir miydim emin değilim. Emin olmadığıma, hatta baştan böyle bir durumun imkânsız denecek derecede zor olduğunu düşündüğüme göre muhtemelen buna hiç kalkışmazdım. Bir pazarcının malını satmak için bağırması gibi “ikna” satılamayacağını bildiğim için ve müşterisini çığırtkan bir cazgır edasıyla çağıran lokantanın birbirine karışmış yemek kokularının sokağa bıraktığı sası yağ ve baharat kokusunun peşinden gidemeyecek kadar fikre hürmetim olduğunu bildiğim insanlardan utanırım. Zavallı ve perişan bir kadının, üzerinden bedenine, bedeninden ruhuna leke leke yapışmış, el ve dudak izlerini suyun kudretiyle temizleme gayreti kadar anlamlı bir emek veremeyen biri, sizin “ikna” çabanızı nasıl ve ne maksatla algılayabilir. Ancak kötü yolun yolcularından düşen perişanlık ve tiksinti dolu, kusmuk kokan sahte tövbelerine bir yenisini eklemeye çalışan biri olarak görecektir sizi. İkna ke...
9 Eylül 1994 tarihinde, 22 yaşında başladığım öğretmenlik mesleğimden, yaklaşık 29 yıl sonra emekli oluyorum. Çok tuhaf, tarifi zor duygular içindeyim. Tevazu değil bu söyleyeceğim; ben yeterince iyi bir öğretmen olmadığımı düşünüyorum. Keşke daha çok gayret göstersem ve daha çok kalbe dokunabilseydim. Bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı bir dünyada, insana ulaşmanın çok daha önemli olduğunu daha erken öğrenebilseydim. Zaman geri alınmıyor. Elimden gelen bu kadardı, kendimce bahanelerim vardı, beni aşan sistemsel sorunlar, toplumsal problemler gibi, gereksiz engelleyici durumlarla enerjimi harcadım, diye de bir tespit de bulunmak mümkün olabilir belki… Vedaları oldum olası sevmem. Ayrıca bir yere de gitmiyorum. 😊 Daha çok işim var. Dinlenmek için değil, daha çok çalışmak ve üretmek için emekli oluyorum. Bir arkadaşımın dediği gibi “memurluk bitti, özgürlük başladı.” Daha özgürce, daha çok gayret için alan değişikliği diyelim biz buna. Benden kolay kurtulamayacaksınız yani 😊 Yine de şu...
AGE (ADI GEÇEN ESER) DERGİSİ 9. SAYI da yayımlanan "Cam Teras" isimli öykümü siz kıymetli okurlarım için aşağıda paylaşıyorum. Öykü doğduğum ilçe olan Vezirköprü Altınkaya Barajına yapılan bir cam teras konusu üzerinden bir kurgusal metindir. Yani olay hayal ürünüdür. Bildiğim kadarıyla orada böyle bir teras bulunmuyor, böyle bir olay da vuku bulmamıştır. Keyifli okumalar... Cam Teras Patikadan yürüyen beş kişilik gruptan sürekli kahkaha sesleri yükseliyordu, ama Oğuz gülmüyordu. Gayet ciddi ses tonuyla; “Siz istediğiniz kadar gülün oğlum! Ben ne gördüğümü biliyorum,” dedi. “Başına güneş geçmiştir senin,” dedi İhsan, bir kahkaha daha koptu, arkadan Tanju Oğuz’un en gıcık olduğu hareketi yaparak, kel başına dokundu ve “bu kafaya öyle her güneş geçmez oğlum, baksanıza şuna, manda derisi gibi maşallah” dedi. Kahkahalar peş peşe koparken Oğuz başı önde konuşmadan yürümeye devam etti. Tek sıra halinde vadinin yamacında kurulmuş cam terasa gi...
Eyüp hocam bulmacalar kitaplarınız gibi güzel olmuş
YanıtlaSilTeşekkür ederim Ali. Yeni kitaba da bu şekilde yerleşecek.
SilBulmacalara ulaşmak için yeşil ok işaretine tıklayınız... :)
YanıtlaSil