100 milyonunuz yoksa bu yazıyı okumayın!

 

“Derdime vâkıf değil cânân beni handân bilir

Hakkı vardır şâd olanlar herkesi şâdân bilir 

Söylesem tesiri yok sussam gönül râzı değil

Çektiğim âlâmı bir ben bir de Allah’ım bilir”

 

Fuzuli üstat böyle demiş evvel zaman içinde ya bugün de geldi dolandı dilime. Öyle olunca da yeni bir derdim ve eski bir hayalim hatırıma takıldı. Bir zamanlar okul projeleri çizerdim, kendime yapacağım özel okulun maliyetini hesaplar, işletme sermayesi dahil uzun vadede ne kadar bir finansmana ihtiyaç olacağını falan hesaplardım. Hatta hayalen o okulun içinde adeta gezer beğenmediğim yerlerini düzeltirdim bile. Şaka değil inanın öyle. Bu projeden para kazanmak gibi bir derdim de yoktu üstelik. Kendini kurtarsa bana yetiyordu. İlerleyen zamanda para kazanınca zeki ama okuyamayan Anadolu çocuklarından mümkün olduğunca fazlasını ücretsiz okutmak gibi romantik düşüncelere dalardım.

Böyle bir hedef için girişimler oldu ama maalesef istediğimiz sonuca ulaşamadık. Nasip dedik oturduk. Şimdi emekli kıyıdan işlere bakayım diyorum ama olmuyor. Çocuklar okula gidiyor ve ne kadar kaçsam da saçma sapan işlerle muhatap olmak zorunda kalıyorum.

Ortalama bir zekadaki insanların bile anlayabileceği şeyleri anlamayan ya da anlamak istemeyen insanlarla uğraşmak hakikaten çok yoruyor beni. Yazma işleri de olmasa çatlarım herhalde.

Bakanlığa bile yazdım ilkokulda not kalksın, kitap ağırlığı olmasın diye. Bakanlık arada güzel işler yapıyor doğrusu. Bu sene ilkokulda sınav işini kaldırdı. Oh şükür dedim. Ama nerede ne öğretmenleri durdurmak mümkün ne de velileri. Ki çoğunlukla öğretmenler de veliye iyi öğretmen görünümü vermek için test kitapları, kaynak kitaplar dolduruyor. Nasıl kafası çalışan çocukları geri zekâlı hale getiririz diye el birliği ile uğraşıyorlar. Bunu da çok iyi bir şey yaptıklarını sanarak yapıyorlar üstelik. İşe yaramadığı ortada. Sonuçlara bakın. Yahu arkadaş demeyim de öleyim mi?

Neyse bu mevzu uzun. Belki yazıyı kimse okumayacak ama olsun.  Ben biraz rahatlayacağım.

Şimdi eğer yüz milyonunuz varsa hayalimdeki okulu anlatayım.

Dokuz gen şeklinde. 8 şubeli ilkokul.

Her sınıftan iki şube var.

25 er öğrenci alsanız toplam 200 öğrenci kapasitesi olacak.

Her sınıfın iç avluya bakan bir kapısı ve arkada bir kapısı olacak. Sınıfların içi en az 100 m2 olması gerekiyor. Bir kısmı oturma düzeni tahta vs. diğer tarafta oyun alanı, okuma köşesi gibi şeyler olacak. Yer minderleri olacak. Her sınıfın kendi lavabosu minik mutfağı olacak.

Yine her sınıfın arka tarafında kapısı olacak demiştik; o kapı minik bir bahçeye açılacak. Sınıfa ait bahçede çocuklar, sebze yetiştirecek, çiçek dikecek. Belki bir iki hayvan bakacak. Hatta her sınıfın farklı hayvanları ve de sebzeleri olabilir ki bir tür paylaşma alanı da olacak.

Bina tek katlı olacak. Sınıfların altını komple kaplayan bir bodrum alanına dört noktadan iniş olacak, orası spor salonu, yüzme gibi sosyal ve sportif faaliyet için planlanacak.

Biraz da maliyet kısmına bakalım; bu işin yaklaşık inşaat + donanım+ işletme maliyeti 100 milyon TL gerekiyor. Bugünkü özel okul ücretleri ile gelirlerinizi hesaplarsanız da aylık giderlerini düştükten sonra size kalacak rakamla (birkaç yıl tam kapasite çalışamayacağınızı da planlamak gerekiyor) on yıl gibi bir sürede kendini amorti edebiliyor. Ticari olarak daha karlı yatırım bulmak zor değil. Ama derdi olan için bu hesap böyle yapılmaz elbette. Derdiniz yoksa da dert sahibi olursunuz zaten 😊

Ne diyorlar moda ifadeyle; “evrene mesaj gönderin” 😊

Daha önce gönderdiğim çok mesaj işe yaramadı bir de siz deneyin belki olur.

Projede telif hakkı falan istemem. İstediğiniz gibi kullanın. Değiştirin geliştirin. Helali hoş olsun. 😊

Sanki biraz rahatlama hissettim. Evden de bana mesaj gönderiyor sanırım. Görüşmek üzere…

 

Eyüp Yıldırım

16 Ekim 23

Yorumlar

  1. Hocam ben ali baysal büyüyünce 100 minyon TLem olsun size söz yapacağım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah evlat. Beni de hizmetli olarak ise alirsin artık 🙂

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Küçük bir veda

CAM TERAS