GECE VE DEDEM

"Gece olunca kalın perdeler çekiyorlar camlara. Yalnızlıkları yine de bir yol bulup pençelerden sızıyor sokaklara. Köpeklerin sık sık havlaması bu yüzden" diyor dedem. "Baksana evladım" diyor, "ne kadar da köpek havlıyor sokakta" perdesini usulca çekip bana bakıyor ve devam ediyor; "ve ne çok insan ağlıyor perdeler arkasında..." Dedem bu saatlerde her zamankinden daha sessiz, daha düşünceli oluyor, uzun uzun bir noktaya bakıp kalıyor, bazen elinde tuttuğu çayı içmeyi unutuyor, bazen ağzında unuttuğu sigaranın külü bağrının beyaz kıllarına düşüyor da kendine gelmiyor. Sonra derin derin iç çekiyor. Geçen biraz da çekinerek bu halin nedenini sordum; “Hastalar ve yaşlılar sevmez avlat geceyi” dedi, neden diye soramadım ama o birkaç cümle daha ekledi; “gençken kısacık gelirdi geceler, ne çabuk sabah oldu derdim, şimdi sabah olmak bilmiyor, geceler de ne kadar uzunmuş diyorum, hatta kısa yaz geceleri bile öyle uzun geliyor ki anlatamam. Şimdi sana gece...